in

Eski Zamanlarda Kuşlara Verilen Değer ve Osmanlı Kuş Sarayları

Eski zamanlarda kuşlarla güzel dostluklar kuran atalarımız, kuşları koruyup gözeten vakıflar kurmuş, onlara barınacakları evler yapmışlardır. Hatta sadece evler de değil, köşkler, saraylar…

saray6

Aklınız kedinizde kalmasın: Kedi kısırlaştırma hakkında merak edilen tüm detaylar için ziyaret edin.

Uçmak… Masmavi gökyüzünde usulca süzülmek, iliklerine kadar işleyen serin bir rüzgar ve alabildiğine özgürlük… Hezarfen Ahmet Çelebi’nin gerçekleştirdiği en büyük hayali… Ve kuşlar… Uçmak bizim düşümüz, onların ise gerçeği…

Aslında bu düşle şekillenmiş yüzyıllardır sanat ve kültür… Dünya üzerinde aklımıza gelebilecek her türlü sanatta kuşların izi vardır. Bizim kültürümüzde de Eski Türklerden bu yana anıtlar, destanlar, masallar ve mitolojik resimlerde kuş tasviri yapılmıştır.

Selçuklu figürlerinde de kuş sık kullanılmıştır. Osmanlı çinilerinde, minyatürlerinde, geleneksel halı sanatında harikulade işlenmiş kuş resimleri gelir hemen akla; rengarenk tavus kuşları, ağaçkakanlar, saksağanlar, efsane kuşlar…

saray5

Vakıf ruhunun sardığı kuşlar

Günümüzün sivil toplum örgütlerine benzeyen vakıflar, Osmanlılarda gelişkin bir yapı sergilemekte idi. Kalpleri sevgi ve şefkatle dolu Osmanlı insanları, kurduğu vakıflarla sadece insanları değil, hayvanları da düşünmüştür. Kuşlar için kurulan vakıflar ilginçtir. Uçuş rotalarında yaralanıp düşmeleri halinde onların tedavisini yaparak sürüsüne yetiştirmek üzere çalışmalar yapan Göçmen Kuşlar Vakfı, kışın kar ve buzdan yerlerde yiyecek bulamayan kuşların ölmemesi için buz ve kar üzerine yiyecek bırakan Darı Vakfı gibi vakıflardır bunlar… Sultan Ahmed Camii İmareti’nde, sadece insanlar için değil, kuşlar için bile yerler yapılmıştır. Soğuk kış günlerinde kurtların aç kalmamaları için kar kış demeden ıssız dağ başlarında yemek dağıtmışlar, kedi hastaneleri açmışlardır.

saray10

Osmanlı’nın minyatür sarayları

Kuşları seven, koruyan ve güzel dostluklar kuran dedelerimiz, bunun bir göstergesi olarak onlara barınacakları evler yapmışlardır. Hatta sadece evler de değil, köşkler, saraylar… Kuşları fırtınadan, yağmurdan, çamurdan, yakıcı güneşten, bilgisiz insanlardan, kedi köpek gibi hayvanların zararlarından korumak için yapılan bu evler, yapıların güneş alan dış cephelerine yerleştirilmekte, cephe estetiğinin yanı sıra kuşların yaşantılarına uygunluğu da planlanmaktaydı.

Kuş evlerinin tarihini araştırdığımızda çok eskilere dayandığını görürüz. İlk kuş evleri Sivas’taki İzzettin Keykavus Şifahanesi’ndedir. Bunlar 13. yüzyıla ait örneklerdir. 15. yüzyılda klasik Osmanlı mimarisinin etkileriyle sayıları çoğalan sevimli konutların yapımı, 19. yüzyıl sonlarına kadar devam etmiştir. Minyatür saraylar, Osmanlı’nın sevgi ve merhametini sembolize etmenin yanı sıra Türk sanatını şekillendiren sanatkârların ince zevkini, geniş hayal gücünü, ayrıntılara verdiği önemi ve dönemin mimari anlayışını gözler önüne serer.

sarayonn

Genellikle serçe, saka, kırlangıç, güvercin ve leylekler için tasarlanan kuş evleri, önceleri camii, medrese, kütüphane, han, hamam, türbe, köprü, kilise, sinagog ve sarayları süslemiş, ardından evlere de yapılmaya başlanmıştır. Kuş evleri, genellikle tuğla, kiremit, taş, harç, gibi malzemeler kullanılarak yapılmış, zarar görse de zamanımıza varabilmiş; ahşap evlerin minik sarayları ise çıkan yangınlar sonucu yok olmuş, günümüze ulaşamamıştır.

Osmanlı evlerinde daire ve çiçek biçiminde deliklerden girilen çatı arası, saçak altı kuş evleri oldukça yaygındır; bacalara yapılan kuş evleri de vardır. Usta bir işçiliğin sergilendiği kuş evlerinin kimi tek katlı kimi çok katlıdır… Evi de andırır bir camiyi de… Camiyi andıran kuş evleri daha çok 19. yy’da taştan oyularak yapılmış, köşklerin iki yanına konulmuş olan minareler ile bu görünümü almıştır.

saray1

Minyatür saraylarda kuşların içinde dolaşabileceği, inip çıkabileceği yollar vardır. Her yapıda farklılık gösteren kuş köşklerinde konsollar üzerine kurulmuş cumba biçimli çıkıntılar, balkonlar, kemerli pencereler, çatılar, kubbeler, yemlikler, suluklar bulunur. Bu evlerin en güzel örnekleri İstanbul Üsküdar’daki Yeni Valide Camii’nde, Selimiye Camii’nde ve Gülhane’de Darphane-i Amire Damga Matbaası’nın iç avlusundaki binada yer alır.

Kuş evlerinin mekanı elbette ki sadece İstanbul değildir.  Osmanlı’nın yüz sürdüğü her toprakta bu izlere rastlamak mümkündür. Sayıları çok az da olsa Trakya’dan Doğu Anadolu’ya kadar memleketimizin her köşesinde kuş evlerini görebiliriz. Tokat ve Antakya’da Ulu Camii, Niğde Kığılı Camii, Merzifon Kara Mustafa Paşa Hanı, Amasya Sultan Beyazıt Camii, Nevşehir Damat İbrahim Paşa Kütüphanesi, Doğu Beyazıt İshak Paşa Sarayı Camisi, Hayrabolu Çorumi Mustafa Efendi Camii, Kayseri Şeyh Çeşmesi…

saray24

Günümüzde bu şirin kuş evlerine, minyatür saraylara ve köşklere ne yazık ki yenileri eklenmiyor. Var olanların çoğu da bakımsızlık yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya… Özellikle büyük şehirlerde yaşanan hızlı ve çarpık kentleşme, plansız sanayileşme ve sorgusuz küreselleşme sonucunda ne yazık ki tüketim odaklı yeni bir hayat düzeni doğdu. Ecdadımızın hazine değerindeki sanat anlayışı ve mimari zevkinden uzak, balık istifi konutlarımızda tüm değerlerimizle birlikte sevgi, merhamet gibi duygularımızı da tüketiyoruz. Kuş evleri gibi incelikler yaşamımızın tamamen dışında kaldı. Ancak tüm hoyratlığımıza, acımasızlığımıza ve ilgisizliğimize karşın dedelerimize duydukları vefa borcundandır belki, küsmedi henüz bizi terk etmedi kuşlar, ancak ne zamana kadar, bilinmez…

Kaynak: Şehr-i  İstanbul

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fatih’te Acıkan Bir Martı Cama Vurarak Yemek İstedi

Dağ keçileri avcılara satılıyor!