in , , ,

Çocukların Hayvanlara Uyguladıkları Şiddetin Psikolojik ve Hukuksal Yönü Nedir?

Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Konak ilçesinde bir kafeterya kapılarını sokakta yaşam mücadelesi veren kedilere açmış ve onlara güvenli bir yaşam alanı sağlamaya başlamıştı. Yaşanan bu güzel olay sonrası kafeteryada yaşayan kedi, gece geç saatlerde kafeteryaya izinsiz giren iki çocuk tarafından acımasız ve korkunç bir şiddete uğramış ve o anlar güvenlik kameralarına yansımıştı. Şiddetin boyutu o kadar büyümüştü ki, çocuklar gece şiddet uyguladıkları hayvanın ölüp ölmediği kontrol etmek için sabah kafeteryaya gelmiş ve canlı gördükleri kediyi öldürmek için kafasını kapının arasına sıkıştırmaya çalışmıştı. Şans eseri olay anında orada olan bir vatandaşın müdahalesiyle ise kedinin hayatı kurtulmuştu. Yaşanan bu acı olay sonrası olayın hem psikolojik hem de adli tarafını konuşmak için uzmanlardan görüşler aldık. Hayvanlara Adalet Derneği Başkanı Avukat Hülya Yalçın ile olayın hukuksal yönünü konuşurken, Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezinden Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Erdem ile de psikolojik yönünü mercek altına aldık.

Aklınız kedinizde kalmasın: Kedi kısırlaştırma hakkında merak edilen tüm detaylar için ziyaret edin.

”Hepsi Ayrı Ayrı Psikolojik “Alarm” Demektir”

Hayvanlara Adalet Derneği (HAD) Başkanı Avukat Hülya Yalçın, konuyla ilgili uzman görüşlerini şu sözlerde aktardı: ”İzmir Konak’ın Hatay semtinde bir kafeterya sahibi, pandemi dönemi zorluklarında hayvanlara destek olmak için işletmesinin bir bölümünü sokak kedilerinin barınması için ayırmıştı. Ne güzel ne örnek bir davranış diye sevinmiştik bu habere. Kısıtlama tedbirlerine rağmen gece saatlerinde bölüme giren “iki çocuk!” zavallı kediyi ellerindeki odunlarla öldüresiye dövdü. Güvenlik kamerası kayıtlarından ulaşılan bu dehşet verici bilgi hem hayvanların ne büyük tehlike altında olduğunu, hem çocukların ne kadar tehlikeli olabileceğini suratımıza resmen tokat gibi vurdu. İki çocuğun geceleri sokaklarda başıboş gezmesi bir yana, bu kadar kötücül, bu kadar merhametsiz olması da çok düşündürücü. Kediyi ölesiye dövmeleri ve birbirlerinden hiç çekinmemeleri… hepsi ayrı ayrı psikolojik “alarm” demektir. Bu çocuklar yetişkinliğe hırsla, öfkeyle ve güçlerinin yetebileceği her canlıya zarar vererek ulaşacaklar. Tedbir alınması şarttır. Ve yaptıklarının da mutlaka bir müeyyidesi olmak zorundadır. Aileye bu nedenle para cezası uygulanmalı, çocuklar gözetim altına alınmalıdır. Belli ki bu çocuklar herhangi bir aile düzeni, otorite, sorumluluk, ahlak ve vicdan duygusu tanımıyorlar. Bu kendileri için de çok kötü. Ancak zavallı kediye olanlar affedilir gibi değil.

“Çocuktur Yapar” Anlayışı Pek Çok Çocuğun Birer Toplum Zararlısı Olarak Yetişmesine Sebep Oluyor”

Yalçın konuşmasına şu sözlerle devam etti, ”Toplumumuzdaki “çocuktur yapar” anlayışı pek çok çocuğun birer toplum zararlısı olarak yetişmesine sebep oluyor. Çocuktur demeyip yanlışlarında mutlaka uyarılmalı, cezai sorumlulukları olmalıdır bu çocukların. Maalesef hukukumuzda çocuklar için yeterli cezalar yok. Tabi çalışan, ailesine bakan, hayatın zorluklarıyla boğuşan başka küçük çocuklardan bahsetmiyoruz. Burada doğru ve yanlışı ayırmamız gerekiyor. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununa göre bu çocukların ailesine mutlaka para cezası yaptırımı uygulanmalıdır. Ama daha önemlisi bu çocuklar gözetim altına alınmalı, yaptıkları fiilin cezasını bir şekilde çekmelidir. Yasal olarak söylenebilecek fazla bir şey yok maalesef. Bu çocuklar gibi çok var etrafımızda. Düzgün bir yasa çıkmadığı sürece bu olaylar hayvanları koruyanların da karşı saldırıya geçmesini kaçınılmaz kılıyor. Yorumlara baktığımda “bu piçler elime bir geçse” diye başlayan pek çok öfkeli yaklaşım görebilirsiniz. Maalesef çok da haksız değiller. Sadece barınmaya çalışan ve kendisine ayrılan yerde güvende uyuduğunu sanan bir küçük hayvana tekme tokat sopalarla saldıran insanlar büyük küçük fark etmez kötücüldür ve toplumun bu hazmetmek yerine “iyileştirmek ya da durdurmak” sorumluluğu vardır. Mutlaka 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu bu tür saldırganlara “hapis cezası” ve “ağır para cezaları” düzenlemesiyle revize edilmek zorundadır artık.” dedi.

”Rol Modeli Ailede Başlıyor”

Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezinden Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Erdem, çocukların şiddete nasıl meyilli hale geldiklerini ve bunda ailenin nasıl kilit bir noktada olduğunu şu sözleri ile aktardı, ”Çocuklar belli davranışları gerçekleştirmeyi rol model alarak öğreniyorlar. Rol modeli de öncelikle ailede başlıyor, mesela anne babanın hayvanlara yaklaşımını taklit ederek kendi davranışlarını gerçekleştiriyorlar. Örnek vermek gerekirse, kedi fobisi olan bir annenin çocuğunda da kedi fobisi olabiliyor çünkü kedinin kendisine geldiğinde hijyen problemi yaşayacağını düşünen anne bir takıntı yaşıyor ve bu çocuğa da geçiyor. Çocuk da bunu görerek yetişiyor işte tam da bu yüzden rol model çok önemli. Çevrede hayvana şiddet uygulayan birileri varsa buna dikkat edilmeli. Hayvanlar insanlara nazaran daha güçsüz kalıyor bu yüzden de evde şiddete maruz kalan veya mutsuz bir ortamda yetişen çocuk, kendisine uygulanan zorbalığı hayvanlara uyguluyor. Örneğin; bir anne çocuğunu dövüyor, çocuk ise bebeğini dövüyor gibi… burada bebek yerine çocuk, hayvana şiddet uygulayabiliyor.”

Aileler, Şiddet Eğilimi Gösteren Çocuğuyla Birlikte Nasıl Bir Yol İzlemeli?

Çevresine karşı zorbalık yapan çocukların kesinlikle profesyonel bir terapi desteği alması gerektiği vurgulayan Erdem, ”Mutlaka terapi desteği alınmalı. 2 yaştan itibaren bu davranışlar varsa oyun terapisi veriyoruz. Davranış problemi varsa oyuncaklarla birlikte çalışıyoruz ve terapi yapıyoruz. Hayvan oyuncaklarıyla birlikte çocukların hayvanlara olan yaklaşımını tespit edebiliyoruz ve sonrasında bu işlevsiz davranışları olumlu ve şefkatli davranışlara dönüştürüyoruz. Aileler küçük yaşlarda gösterilen şiddeti göz ardı etmemeli ve profesyonel birilerine başvurmalı. Eğer anne ve babada hayvanlara karşı vurma, tekme atma gibi olumsuz davranışlar varsa, mutlaka onlarda profesyonel destek almalılar. Böylece çocuklarına iyi bir rol model olmalarında katkı sağlayabilir. ” dedi.

Aileler, Çocuklarının Çevrelerine Uyguladığı Şiddeti Neden Göz Ardı Ediyor?

Çocukların arkadaşlarına veya hayvanlara uyguladıkları şiddetin aslında aileler tarafından mutlak suretle fark edilebilir olduğunu söyleyen Erdem, bazı ailelerin bu durumu göz ardı ettiğini de belirtti. ”Böyle bir durumu aile muhakkak fark eder, önceden de dediğim gibi ailenin içinde huzursuz bir ortam olabilir alkolik şiddet uygulayan bir baba olabilir ya da psikolojik problemli bir anne olabilir. Böyle ortamlarda yetişen çocuklarda da bakım alma eksikliği doğar ve bu yüzden de zarar verme davranışı ortaya çıkar. Çünkü çocuklar sevmeyi de ebeveynlerinden öğrenir, mesela bir ebeveyn ne tatlı bir kedi deyip o kediye sevgi gösterirse çocuk da bunu taklit eder ama ebeveyn kediye şiddet uygularsa tabii ki bu da sevgi gibi taklit edilir ve çocuk da kediye şiddet uygulamaya başlar. Konak’ta kediye şiddet uygulayan çocukların yaptığı büyük bir şiddettir ki bunu aileler fark eder. O çocuklar mutlaka daha önce başka arkadaşına veya başka bir hayvana da aynısı yapmıştır. Patolojik bir durum varsa seyirci kalma durumu çok tehlikelidir. Çocuğun öğretmeni veya arkadaşı böyle bir durumu fark ederse, çocuk alanında yetkin kişilere yönlendirilmeli. Bugün bir hayvana şiddet uygulayan yarın iki hayvana şiddet uygular ve bunun boyutu günden güne büyür. ” diyerek sözlerini tamamladı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rögara Düşen Yavru Kedi AKUT Tarafından Kurtarıldı

Çaya Giren Köpek Çıkamayınca Operasyon Düzenlendi