in

Düşün-Taşın!

Tekrar merhabalar,

Bu ay büyük değişikliklerle geldik karşınıza oğlumla. Ne mi oldu? Ta-taaaam! Evimizi taşıdık biz.

Daha büyük bir evden, daha küçük bir eve geçtik. En tepeden en aşağıya geçtik bir de. Teras katından bahçe katına yani. Artık oğlumun en yakın arkadaşları martılar değil, yine kendisi gibi kediler oldu. Gerçi hala kuş görmeye çabalıyor, kediler henüz ilgisini çekti sayılmaz 🙂

Kediler alışkanlıklarına bağlıdırlar, bilirsiniz. O sebeple bu taşınma sürecimizi adım adım planlayarak ilerledim. Öncelikle evde yapılacak boya ve tadilat işlerini biz taşınmadan önce hallettim elden geldiğince. Hem boya kokuları oğlumu rahatsız etmesin diye, hem de matkap vb. gibi gürültülü aletlerden çok korktuğu için erkenden bitirdik o işleri. Evden kaçması konusu zaten birinci önceliğimdir, camlara teller hazırlandı. Eski ev toplanırken bir odaya hiç dokunmadım; bizim yatak odamıza. O gün ara sıra kucağımda dışarı çıkarmam dışında hep o odadaydı. Yine de duyduğu sesler, evdeki diğer insanlar, eşyalarımızın toplanıyor olduğunu görmek onu biraz şaşırttı ancak şu konuda çok ama çok şanslıyım ki oğlum ben yanındaysam gerisini çok da kafaya takmaz.

Ertesi günü yani eşyaların taşınma günü geldiğinde ise çok sevdiğim bir dostumdan rica ettim, o sabah 07:00de gelip Ponçik’imi ablama götürdü. Ablamı çok sever oğlum, onu da ben sandığından şüpheleniyoruz 🙂 Güldüm ama veterinerimiz böyle bir şeyin olabileceğini söylüyor. Ben sanmıyormuş tabii ki ama kokularımız benzediği için ona da bana olan duyguları beslemesi mümkünmüş. Kendi köpeğinde de benzer bir durum yaşıyorlarmış. Bu da beni çok rahatlatan bir durum oldu anlayacağınız.
Taşınma işlemi bittikten sonra yani akşama, ablam getirdi bebeğimi, büyük bir hasretle sarılarak kavuştuk. Sanırım bu hiç bitmeyecek, bensiz geçen saatlerde hep terk edildiğini sanıyor. Ya da bana öyle geliyor. Ama mahzunluğu, ben yokken mama yememesi, kimseyle iletişim kurmaması gibi şeyler bana böyle hissettiriyor. Bu sebeple 4 yıldır tatil yapmıyorum. Yapmayacağım da 🙂

poncik ve sevgilisi

Aklınız kedinizde kalmasın: Kedi kısırlaştırma hakkında merak edilen tüm detaylar için ziyaret edin.

Ponçik ve cam arkası sevgilisi

Taşınmamıza dönelim. Evde ilk iş yine bizim odamızı hazırladık. Yataklarımız eski evle benzer şekilde kuruldu. Normalde olduğundan daha fazla sevdim, bir kucağımda Ponçikle iş yaptım neredeyse. Ve tabii birkaç gün sevdiği mamalarla şımarttım onu. Elimle yedirdim, daha çok taradım, geceleri daha uzun seanslarla okşayarak uyuttum. 1 hafta alışma süreci yaşadı ama şimdi gayet iyi.

Bir kedinin alışkanlığının %50si sizseniz, %50si de eşyalardır, bunu unutmamalı. Kendi koltuğunu dekorasyona uymasa bile başköşeye koydum mesela. Onu tırmalar, onda oturup bana bakar. Bebekliğinden beri o deri koltuk onundur. Tırmıklar içinde, eskilikten haline acırsınız ama o’nun o!

Elleyemeyiz 🙂

Şimdi kendisine cam arkası sevgilisi yaptı, sabahları buluşup camın iki tarafından yürüyüş ve cilve yapıyorlar. Düşman da yaptı kendine birkaç tane, erkek kedilere fena halde hırlıyoruz (bırakın sevgilimin peşini mi diyor acaba?)

Hâsılı, oğlum ilk defa cam ardından ya da telli balkonundan da olsa kedi kardeşleriyle sosyalleşiyor ve bu beni çok mutlu ediyor. Yeni ev, yeni aşk, yeni sosyal yaşam. Daha ne olsun 🙂

Sevgiyle kalın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Anne Fil Yavrusunu Köpeklerden Korudu

Okyanustan Gelen Servet