in ,

Evin Ağır Abisi Beşir

O yağmurlu, kurşuni gecede, bol virajlı karanlık orman yolunu katederek yeni evimize getirdiğimiz 3 yavrudan şimdi sadece Beşir yaşıyor.

Beşir erkek.

Bildiğimiz yerel ırk. Siyah-beyaz.

9 kilonun biraz üstünde.

14 yıldır birlikte yaşıyoruz. Bayağı yaşlandı.

Eğer söylenenler doğruysa, insan yaşı cinsinden kedi yaşı hesaplama formüllerine göre Beşir 70’i çoktan devirdi.

Gözlerinin eski beraklığı yok. Sanki mat bir tabaka ile kaplı gibi.

Su içerken yoruluyor olsa gerek, su kabının önüne pas pas gibi uzanıp, öyle içiyor.

Son zamanda diğer kedileri sevdirmiyor, hangisine seslensem, bağıra bağıra; yalpalaya yalpalaya o atlıyor kucağıma. Böyle sevgi arsızı değildi oysa…

Diğer kedilerin yerini kamulaştırma, bütün mama kapları üstünde otorite kurma, taze suyu ilk içen olma konularında tam bir diktatör. Diğer kedigillere göz açtırmıyor.

Titizlikte de bir numara ama; kum kabından dışarı dökülen kum tanelerini titizlikle kabın altına toplama konusunda benden daha hünerli…

Eee… Elbette bir o kadar da akıllı. Pencereden bizim park ettiğimizi görüp, kapı önünde her seferinde bıkmadan karşıma töreni hazırlar mesela. Diyelim perdeler kapalı, koridordaki ayak seslerinden bizim eve ait olanları ayırt edip, yine tören kıtası olarak yerini alır kapı arkasında…

Evin emektar kedisi olduğu için, laf aramızda belli bir ağırlığı da var hiyerarşik düzende… Evin ağır abisi rolü onda… Hepimiz; insangiller de dahil olmak üzere ona saygıda kusur etmeyiz.

Yukarıda da dedim ya, 3 kardeşten bir tek Beşir kaldı diye…

Beşir’in kardeşlerine doğru dürüst birer isim bile koyamadan kayboldular.

İstanbul‘un ormanları henüz rant alanı değildi biz yeni eve geçtiğimizde… Evimiz çıkmaz bir sokağın sonunda, bir yanını ormana vermiş, bakir bir doğanın içindeydi.

Beşir’in kaybolan diğer kardeşlerine Eşekkafa ve Kraliçe diyorduk. Eşekkafa dişiydi. Kediden çok yavru bir Bull Teriyer köpeği andırıyordu, Çirkin, huysuz, sevimsiz bir kediydi.

Kraliçe ise dünyalar güzeli. Beşir gibi iri cüsseli… Öyle güzel bir yüzü vardı ki, önceleri ben onu dişi sanıyordum. Sonra onun erkek olduğunu anladığımda şaşırmıştım hatta. Beyaz ve gri renkli tüyleri ipek gibiydi. Evde, bahçede pek durmaz, sık sık ormana giderdi. Hatta bir keresinde ağzında kocaman bir yılanla geldiğinde ne yapacağımızı şaşırmıştık. Ağzından yılanı en az hasarla alana kadar kök söktürmüştü serseri bize.

Sonra yılanı bir torbaya koyup, ormana götürmüştük…

Eşşekkafa bahçeden pek dışarı çıkmazdı ama önce o kayboldu. Bir iki hafta sonra da Kraliçe… Ne yalan söyleyeyim, Kraliçe’nin kaybı hepimizi çok üzdü…

Günlerce, haftalarca semtte aradık durduk onu. Her yere haber saldık ama nafile.

Bulamadık, bulamadık…

İki kedinin kaybı ders oldu… Başka bir ifade ile onların kaybı, Beşir’in özgürlüğüne maloldu.

Beşir, Eşekkafa’dan sonra Kraliçe’nin de kaybı ile ev kedisi oldu.

Ve 14 yıldır süre gelen birlikteliğimiz böylece başlamış oldu…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İnsanının Doğmasını Heyecanla Bekleyen Kedinin Mutluluğu

Kedilerin de Sırları Var!