Doğal kaynaklar doğru ve verimli kullanılmadığı, adil ve eşit paylaşım olmadığı ve kişiliğinin sağlıksız boyutundaki insanların aç gözlülüğü yüzünden ne yazık ki tükenmeye başladı. Artık hepimizin acı tecrübelerle farkına vardığı küresel ısınma doğa, insan ve hayvanların hayatını tehdit eder noktaya geldi. İnsanın, doğayı şuursuzca tüketmesini önlemek için alınan tedbirler de var. Onlardan biri Ramsar Sözleşmesi. Tüm dünyada büyük öneme sahip doğal sulak alanların doğru ve verimli kullanılmasını sağlayan Ramsar Sözleşmesi, ismini İran’da yer alan ve 1971 yılında anlaşmaya ev sahipliği yapan Ramsar şehrinden almıştır. Tüm dünyayı ilgilendiren ve herkesin büyük önem vermesi gereken sözleşme Türkiye’de ise 1994 yılında yürürlüğe girdi. Bu tarih Türkiye gibi fazlasıyla doğal ve sulak alanlara sahip bir ülke için oldukça geç bir tarihtir.
Sulak Alan Nedir ?
Doğal veya yapay olarak oluşmuş veya oluşturulmuş, suları devamlı veya geçici, durağan veya hırçın acı veya tuzlu, 6 metreden daha az derinlikte olan , biyolojik canlılığı çekebilen alanlara sulak alan ismi verilmektedir.
Ramsar Kriterleri Nedir ?
- Bulunduğu bölgede temsilci nitelikte olan diğer alanlardan farklı ayırt edici özelliği bulunan nadir kendine has bir alan olması,
- Sulak alanlarında nesli tükenmeye yüz tutmuş bitki veya hayvan fark etmeksizin canlıları barındırıyor olması,
- Kendi bünyesinde kayda değer sayıda su kuşuna ev sahipliği yapıyor olması,
- Sulak alan bitki ve hayvan türünün devamı açısından büyük bir önem taşıyor olması bu alanları uluslararası sulak alan tanımına dahil eder.
Türkiye’de Ramsar Sözleşmesi
Türkiye’de tam 86 sulak alan bulunuyor. 1994 yılında Türkiye’nin de imzaladığı Ramsar sözleşmesinden sonra ise bu sulak alanlardan 14 tanesi Ramsar alanı olarak tescillenmiş ve sözleşme tarafından korunmaya alınmıştır. Türkiye’nin ilk Ramsar alanı ise Sultan Sazlığı’dır. İşte Ramsar sözleşmesiyle tescillenen o sulak alanlar :