in ,

Willy: Asil Cadı

willy-foto-candas-kurtay

Aklınız kedinizde kalmasın: Kedi kısırlaştırma hakkında merak edilen tüm detaylar için ziyaret edin.

Fotoğraf: Candaş Kurtay

Oğlum’u tanıdınız…

Beşir’i de anlattım uzun uzun…

Bu yazımda sizlere ‘evimizin asil cadısı’ Willy’yi tanıtacağım…

Neden Willy diye soran olursa, hemen söyleyeyim aslında bir nedeni yok.

Mini kelimesinden türettiğimiz öylesine bir isim Willy…

Gerçi onun pek çok ismi var.

Güneşte tüyleri renk değiştirdiğinde adı ‘Soğan Kabuğu’ olur.

Bazen Cappuccino’dur adı, ağzının kenarındaki krema renginden ötürü…

Gardırobun üstüne çıktığında yalvar yakış indiremediğimizde ise o an ismi Cadı’dır artık…

Willy çok güzel bir Tekir… O da üç aşağı, beş yukarı Beşir kadar yaşlı aslında.

Asildir, inatçıdır, temizdir, ilkelidir. Az yer, ilerlemiş yaşına rağmen genç bir kedi görünümündedir.

Kendini pek sevdirmez… 40 yılın bir başında canı isterse gelir kucağımıza. Öyle her daim okşamak da mümkün değildir. Canı sevilmek istemiyorsa;  haddimizi bir tırnak darbesi ile anında bildirir.

Beşir gibi, O da yağmurlu bir İstanbul gününün armağanıdır bize…

O günü çok net, birer birer; sinema sahnesi gibi hatırlıyorum.

Öyle facia bir yağmur vardı ki o gün İstanbul’da. Hani gök delinmiş falan diye tabir ederler ya, o kadar şiddetli işte… Esentepe’de ofisin önüne otomobili park ettikten sonra hızla merdivenlere koşarken ortancaların altında fark ettik ilk onu. Minnacık bedeni sırıl sıklam olmuş, acı acı miyavlıyordu.

Yağmurun altında daha fazla ıslanmamak için koşarken, hiç düşünmeden kaptığım gibi, O’nu da yukarı ofise çıkardım. Kuruladık. Aç olabileceğini düşünerek yiyecek birşeyler ayarladım.

Akşam üzeri hava yükseldi. Yağmur durdu. Ben de minik misafirimizin kim olduğunu öğrenmek için dışarı çıkıp, istihbarat çalışmalarına başladım. Bilgiye ulaşmak hiç zor olmadı.

Yan binanın giriş katındaki kedili teyzenin kedilerinden birinin yavrusu çıktı bizim tatlış.

-Birazdan getiririm bebeği… dedim..

Kedili teyze eliyle havada kocaman bir daire çizerek konuştu… “Biliyorsun kızım, bende çok var. Yavruları vereceğim zaten. İkisini de sen alsan…”

– Aman teyzem evde zaten bir tane kedi var. Bir de köpeğim. Ne yaparım fazlasını…

“Peki o zaman, sendekinin kısmeti senmişsin ki, bak ofise kadar çıkarmışsın. O sende kalsın bari… Hııı…”

Evlatlarına yuva arayan bir annenin sevgiyle yalvaran gözlerine, yüreğim cevapsız kalamadı tabii…

Misafirimiz bir iki gün ofiste kaldı, ancak pratiğe uymayınca mecburen eve transfer ettik minnoş hanımı…

Fakat bu sefer başka bir problem bekliyordu bizi…

Uzun süreden beri birlikte yaşamaktan ötürü kanka olan Oğlum ve Beşir, yeni yavruyu kabul etmediler.

Günlerce, haftalarca minnoş bodrumda yaşamak zorunda kaldı. Akşamları eve dönünce onu da yukarı alıp, Oğlum ve Beşir ile kaynaşması için çok çaba sarfettik….

Oğlum aramızdan ayrılıncaya kadar hiçbir zaman sevmedi Willy’i… Willy ne zaman onun yanına gitse, dudaklarını geri çekip dişlerini göstererek hırladı hep ona…

Beşir ile aralarındaki husumet ise aradan geçen 12-13 yıla rağmen hala sürüyor.

Beşir kocaman cüssesine bakmadan,  bazen evin içinde döndüre döndüre kovalar onu, çok sinirlendiğinde ise gidip üstüne oturduğu bile olur.

Böyle durumlarda Willy’nin sığınağı gardırobun üstündeki hurçtur. Çıktı mı saatlerce inmez.

Aşağıdan yalvarırız; ‘ne olur in kızım…’ diye…

Kafasını çevirip bakmaz bile…

Yukarıda söylediğim Cadı modudur işte bu Willy’nin…

Diğer cadılıklarını yeri geldiğince anlatacağım size önümüzdeki günlerde…

Şimdilik bu kadar,  yeniden görüşene kadar sağlıkla ve sevgiyle kalın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fip Nedir? Ne Değildir?

Karşıyaka Belediyesi’nden ‘Veteriner Zabıta’ Birimi