in ,

Kedi Davranışları Hakkında 13 Yaygın Efsane

Tatiana Kulikova, bazı hayvanların neden belirli bir şekilde hareket ettiğini açıklamaya yardımcı olan bir psikoloji dalı olan zoopsikolojide uzmanı. İnsanlara, özellikle de kedi insanlarına, kedileri ile olan ilişkilerini daha sağlıklı hale getirme konusunda yardım ediyor. Bilgi ve deneyimlerini blog yazılarında paylaşan Tatiana, isteyenlere özel danışmanlıkta yapıyor. Tatiana, hem kedilerin hem de kedi insanlarının yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla kedileri çerçeveleyen efsanelerin ortadan kaldırmaya yardım ediyor. Tatiana’nın kediler hakkında 13 efsaneden bahsettiği yazısını sizler için derledik. Bazılarına çok şaşıracağınıza şimdiden garanti veriyoruz. 🙂

1. Kediler kindardır ve sahiplerinden intikam alırlar

Aklınız kedinizde kalmasın: Kedi kısırlaştırma hakkında merak edilen tüm detaylar için ziyaret edin.

Hiç doğru değil. Kedilerin tüm davranışları yaşadıkları deneyimlerden ve içgüdülerinden kaynaklıdır. Kediler ‘iyi’ veya ‘kötü’ gibi ahlaki konular üzerinde durmazlar ve sadece içgüdüleri ile hareket ederler. Eğer kediniz kumu dışında bir yer işiyorsa veya pahalı kanepelerinizi parçalıyorsa bunu intikam için değil içgüdüsel olarak yaparlar. Kediler için bu tür davranışlar, birer işaretlemedir ve sadece civardaki diğer kediler ile iletişim kurmak için yapılır. Bu tür davranışlar ile karşılaşıldığında kediyi anlamak yerine direkt ona suç atan bir efsane sizce de biraz kolaya kaçmamış mı?

2. Kediler sosyal değillerdir ve yalnız kalmayı severler

Bu efsane, bir süre önce kedilerin vahşi yaşamdaki davranışlarını gözlemleyen etolojik bilim adamları tarafından ortadan kaldırıldı. Koşulların uygun olduğu yerlerde, kediler gruplar halinde birleşmeye ve yaşamaya uygundur. Bunun en iyi örneğini beslendikleri yerlerde grupça yaşayan sokak kedilerinde görebiliriz. Kısacası kediler de hem insanların hem de diğer hayvanların dostluğuna ihtiyaç duyarlar.

3. Bir kedi, bir kişinin eşyalarına işiyorsa bu onu sevmedi içindir

Aslında durum tam tersi. Kediler, sahiplerinin onlara kızgın olduğunu hissederse onların eşyalarını işaretleyebilirler. Ama bunu kızgın oldukları için değil, barış için yapıyorlar. Doğada, kediler grupta zayıf bir ilişkiye sahip oldukları başka bir kedinin izlerini işaretler, böylece ortak bir koku oluşturmayı amaçlarlar. Grubun bu ortak kokusu, kedilerin birbirini tanımasını ve kimin gruplarına dahil olup olmadığını anlamasını sağlar. Grupta bir kavga varsa kediler, yine diğer işaretlere işerler ve kokuların karışmasını sağlarlar. Bu şekilde yine arkadaş olurlar. Kediler sahibi ile kavga durumunda da aynı şekilde davranırlar. Sahibi, buna cevaben, daha fazla saldırganlık gösterirse kediler şaşırır ve daha sonra ilişkilerini uzlaştırmak için yeterli olmadığını düşünerek daha sık işaretlemeye başlarlar. Böyle bir durumda kedinize kızıyorsanız, kediniz aranızın düzelmesi için eşyalarınızı daha fazla işaretleme eğilimi gösterebilirler. Haberiniz olsun.

4. Kediler, kötü davranışlar nedeniyle ve sahiplerinden intikam için mobilyaları çizerler

Kaşınma dürtüsü bir kedinin hayatının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu kedilerin doğalarında olan bir şeydir. Bu davranışlarının sebebi hem bölgeyi görsel olarak işaretlemek hem de koku bırakmaktır. Ayrıca bu şekilde hayal kırıklıklarını ve enerjilerini de atmış olurlar. Doğada bunu yapan kediler için de apartman dairelerindeki evler aynı şeylerdir. Kediye doğru tırmalama direkleri sağlanmaz ve kedi eğitilmezse bulduğu her şeyi çizecektir. Bu, kedinizin doğasında olan bir davranış olduğu için ona ne kadar kızarsanız kızın işe yaramayacaktır. Bu durumun önüne geçmek için doğru tırmalama direkleri alınmalı ve evin odalarına yerleştirilmelidir.

5. Kedilerin herhangi bir eğitime ihtiyacı yoktur

Bir çok insan köpeklerin eğitime ihtiyacı olduğunu düşünüp, bu eğitimi vermek için uğraşırken, kediler için aynı şeyi yapmaz. Kediler eve getirilir ve içlerinden geldiği gibi davranmaları beklenir. Bu bir yanılgıdır. Kedilerin de diğer hayvanlar gibi eğitime ihtiyacı vardır.

Burada ebeveynlik ve ceza arasındaki farkı iyi kavramak gerekir. Ebeveynlik, olumlu veya olumsuz takviye ile istenen bir davranışı oluşturmaya yardımcı olan birçok sosyal yönü kullanır. Ceza, çoğu zaman, bir davranışı daha iyisi ile değiştirmek için umutsuzluk veya güçsüzlükten gelen hayal kırıklığını ifade etmenin bir yoludur. Ceza kedilerde işe yaramaz. Bundan anladıkları tek şey, sahiplerinin onlara karşı saldırganlık göstermesi ve korkulması gerektiğidir. Kedilerinizi sevgiyle büyütün!

6. Kedilerle oynamaya gerek yoktur, kendi başlarına da eğlenebilirler

Bu tamamen doğru değil. Kediniz her gün dışarı çıkmıyorsa ve her gün bir apartman dairesinde vaktini geçiriyorsa fiziksel aktivite ihtiyacı, her gün dışarı çıkan bir kediye göre daha fazla olacaktır. Yetişkin bir kediyle insanının her gün en az yarım saat oynaması, kedinin hareket etmesine, enerjisini atmasına ve obez olmasını engellemeye yardımcı olacaktır. Ayrıca kedi ile sahibinin arasındaki bağı da güçlendirir.

7. Kedi, insanına karşı saldırganlık gösterirse bu ‘hükmetmek’ istediğinin bir göstergesidir, Bu yüzden kediye karşılık vermeniz, ensesini sallamanız ve ona patronun kim olduğunu göstermeniz gerekir

Burada hem kedinin davranışından çıkarılan sonuç hem de bunu çözme yöntemi temelden yanlıştır. Kedigiller bir çok nedenden dolayı saldırganlık gösterebilirler. Sadece eğlenmek için veya dikkat çekmek için yapılan bir davranış bile olabilir. Bir çok nedeni olabilir ancak insanlara karşı saldırgan davranışların temeli hakimiyet kurmak veya hükmetmek değildir. Efsanenin yaydığı sorun çözme yöntemi sadece kedinin korkmasına yol açacak ve kedi ile insanının arasındaki ilişkiyi zedeleyecektir. Bu yüzden kedinizin bu tür ‘saldırgan’ davranışlarına saldırganlıkla cevap vermeniz hiçbir şeyi çözmeyecektir. Öncelikle bu tür davranışların gerçek nedenlerini bulmaya çalışmalı ve bu nedenleri ortadan kaldırmanız gerekecektir. Bu şekilde kediniz, bu tür davranışları da azaltacaktır.

8. Kedi dışarı çıkmazsa, hastalanmaz

Bu efsane kedi insanları tarafından çürütüldü. Çünkü kedilerin evden çıkmasa bile nasıl hastalandıklarına dair bir çok üzücü hikaye var. İnsanlar, ayakkabıları ve kıyafetleri ile dışardaki virüslere eve getirebilirler. Ayrıca köpekler ile yaşayan kediler de risk altındadır. Çünkü köpekler dışkı ile etkileşime girmeyi severler ve tüylerinde bir çok virüs taşıyabilirler. Kedi vebası (panleukopeni) çevrede 5 yıla kadar hayatta kalabilir ayrıca sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklı kalabilir. Bu yüzden bu kadar tehlikeli bir hastalıktır. Ölüm oranları ise yüzde 70 ile 90 arasındadır.

Çoğu zaman bu efsane, kedilerini aşılamak istemeyen insanlar tarafından sürdürülür. Ama anlamış olabileceğiniz gibi, efsane yanlıştır ve kedinizi aşılamanız gerekir. Sadece aşılar enfeksiyonları önlemeye veya virüsle savaşmak için kedinin bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olabilir. Bu nedenle, kediniz hayatı boyunca evden hiç çıkmamış olsa bile, kedinizin aşılarını ihmal etmemeniz önemlidir.

Kedinizin agresif davranışı, örneğin, epilepsi, hormonal bozulma veya sadece şiddetli ağrı ile ilişkili olabilir ve veteriner hekimler bunları kuduz belirtileri olarak yanlış anlayabilir. Kedi, insanlara bulaşabilen bu korkunç virüse karşı aşılanmazsa, tedavi reddedilebilir veya kedi sadece birkaçının geri döndüğü karantinaya gönderilebilir.

9. Kediler her zaman 4 ayak üzerine düşerler

Bu yarı gerçek. Gerçekten de, kediler, sırtları yere bakacak şekilde düşerlerse havada yuvarlanmalarına izin veren yerleşik reflekslere sahiptir. Ama her zaman işe yarıyor mu ve büyük bir yükseklikten düşen bir kediyi kurtarabilir mi?

Refleksin her zaman işe yaramadığı ortaya çıkıyor. Bir çocuğun elleri gibi çok düşük bir yükseklikten düştüğünde, kedinin yuvarlanması için yeterli zamanı olmayabilir. Ayrıca büyük bir yükseklikten düştüğünde, şok etkisi bir rol oynayabilir ve refleks beklendiği gibi çalışmayabilir. Buna ek olarak, bir kedi büyük bir yükseklikten düştüğünde, kayma ile düşme hızını ne kadar iyi düşürürse düşürsün, darbe kuvveti büyük olasılıkla yaralanacak, kırık pençeler, çene, sarsıntı vb. ile sonuçlanacaktır. Birçok kedi üçüncü kattan düştüğünde bile hayatta kalma şansı çok azdır. Canlarının acıdığına tabii ki şüphemiz yok.

10. Kediler yaralarını yalayarak ve doğru çimleri yiyerek iyileşirler

Veteriner hekimlerin olmadığı günlerden gelen bir efsane. Tedavi olmadan hayatta kalanlar kendi doktorları ilan edilirken, hayatta kalmayanlar dikkate alınmadı. Tabii ki, çoğunluk öldü, ama hayatta kalan kediler övüldü ve onlar hakkında birçok harika hikaye anlatıldı. Kediler, midelerindeki tüy yumaklarından kurtulmak için çim yerler ve çim ayırt etmezler. Yaraları yalamak ise bir kedinin içgüdüsüdür. Gerçekten de doğada bir kedinin yarasını temizlemesinin tek yolu orayı yalamasıdır. Ama geçmeyen yaralar için veteriner tedavisini tercih etmek doğru olabilir.

11. Kedi, kişiye değil, eve bağlıdır

Bu yarı gerçek ve daha çok kedilerin evde değil de sokakta yaşadığı dönemlerden geliyor. Modern kediler, çevre değişikliği konusunda çok endişeli olsalar da sahiplerine tam olarak bağlıdırlar. Son yapılan deneylerde, kediler önce bir odaya tek başlarına daha sonra ise sahipleri ile birlikte bırakıldı. İkinci durumda kedilerin çok daha rahat hissettikleri belirlenmiştir.

Ama bazı kediler ise taşınmış olsalar bile eski evlerine gitmeye kararlı olabilirler. Bu tür kediler, gerçekten de sahiplerine değil evlerine daha bağlıdırlar ve taşınırken eski ikamet adreslerinde kalmayı tercih edebilirler.

12. Kediler ve köpekler sonsuz düşmandırlar

Şaşırtıcı bir şekilde, birçok insan hala bu efsaneye inanıyor. Aslında, uygun yetiştirme ile köpekler ve kediler birlikte iyi geçinirler. Çoğu zaman, birlikte iki kediden daha iyi anlaşırlar.

13. Kediler balık, salam ve sosis yerler, süt içerler

Doğal yırtıcı olan kediler çiğ et yerler. Bu nedenle sosis içindeki rafine et, onlar için çok az veya hiç besin içermez. Zaman zaman haşlanmış sosis verilse kedinize bir şey olmasa dahi bunu günlük yemek rutininize taşımanız kedinizin sağlığını olumsuz etkileyecektir.

Balık tamamen farklı bir konudur. Balık kediler için çok faydalı olabilir çünkü yağ asitleri, omega 3 içerir ve kediler tadını sever. Kediler, haftada birkaç kez deniz balıkları ile beslenebilir ve bu onlara büyük fayda sağlayacaktır. Ancak balıkları yemek düzeninin temeli yapmak imkansızdır. Gerçek şu ki, balık (örneğin, sazan) taurin gibi amino asitler içermez. Ve eğer balık pişirirseniz, amino asit ısıdan buharlaşır. Kediler sadece yiyeceklerden taurin alabilir ve kendileri sentezleyemezler. Çoğu balık, sığır eti veya tavuğa kıyasla çok az taurine sahiptir. Kedinizi sadece balıkla beslerseniz, ciddi şekilde hastalanabilir. Taurin eksikliği körlüğe ve kalp problemlerine neden olur. Tabii ki, ton balığı veya somon gibi bol miktarda taurin içeren balıklar var. Ama kaç kişi onu kedilere besleyebilir?

Kaynak: Bored Panda

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Edirne’de 4 Yavrusu Olan Anne Köpeği Canice Katleden İHA Muhabirinin İstifası Alındı

Yavru Köpekten Kendisini Kurtaran Polise Sevgi Gösterisi