Editör
Dünyayı vatan, ülkesini ve ülkesinin taşın toprağını, insanını hayvanını, ağacını bitkisini meselesi yapan herkes, Türkiye’nin dört bir yanındaki yangınların öncesinde önlenmemesine ve şimdi de kontrol altına alınamamasına büyük öfke duyuyor. Örgütlü örgütsüz tüm siviller ellerinde kazma, kürek, kova kova sular, yangın tüpleri ile müdahale ederken, Türkiye’nin en iyi çalışan kurumlarında itfaiye var gücüyle orman yangınlarını söndürmeye çalışırken, yerel yönetimler yangının olduğu bölgelere insan, hayvan ve doğa için hem insan hem malzeme desteği gönderirken merkezi hükümet olup biteni izliyor, siyasi söylemlerle yangına körükle gidiyor. Türkiye’nin yaşam hakkına saygı duyan sanatçılarında ünlü tiyatro oyuncusu Emre Kınay, Türkiye’de halen devam eden orman yangınları için sosyal medyada bir video paylaştı. Paylaştığı videoyla bu topraklarda yaşayan ve memleketi meselesi yapan herkesin duygularına tercüman olan Emre Kınay, yaşam hakkına saygısı olan herkes gibi yaşanan büyük faciaya isyan etti, etkililerin açıklamalarına tepki gösterdi. Orman yangınlarının olduğu bölgelerdeki halkın çabasını, hükümetin yetersizliğini ve hayvanların göz ardı edilmesini dile getiren sanatçının paylaştığı video, kısa sürede gündem oldu ve binlerce kullanıcı Kınay’ın videosunu paylaşarak kitlelere ulaşmasını sağladı.
Aklınız kedinizde kalmasın: Kedi kısırlaştırma hakkında merak edilen tüm detaylar için ziyaret edin.
Emre Kınay’ın Instagram hesabı üzerinden yayınladığı videoda TRT’nin bazı bölgelerde yangınların söndürüldüğüne ilişkin yayınlarına tepki gösteren Kınay, “Saçma sapan şeyler dönüp duruyor. Bir, abim ablam Marmaris’te, yeğenim Selimiye’de. Durdurulmuş bir yangın yok. Bir kere her şeyden önce onu söyleyeyim. Aleni yalan niye söylenir, onu gidip oraya sorun” dedi.
Kaplumbağa Senin Can Kaybın Değil mi?
Yangın bölgesinde yaşananların bizzat tanığı olan Emre Kınay konuşmasına şöyle devam etti: “İkincisi, evrensel çağrıyı ülkenin bu işlerden sorumlu insanlarının yapması gerektiği halde yapmadığı için istiyoruz. Artık yeter. Artık yeter. İnsanlar yanıyor. Hayvanlar yanıyor. Ülke yanıyor. Farkında değil misiniz? Manavgat’tan her gün insanlar çığlık çığlığa bağırıyor. Yardım, ne yardımı gönderebilirim? Gariban vatandaşım, sen devletsin. Şu sorulara da cevap istiyoruz. Her yangında koşan piyade, jandarma niçin bu yangında kimseye yardım etmiyor? Niçin Azerbaycan’dan gelen 100 asker sahada? Niçin duran uçaklar, ufacık bir müdahaleyle çalışacakken çalışmıyor? Niçin ülkenin bütün kaynakları, insanların üzerine su sıkan TOMA’lar niçin orada çalışmıyor? Sorduğumuz şey bu. İnsan gibi soruyoruz. Siz niçin söndürebileceğiniz uçakları kontrol altına aldık dediğiniz şey, taşlık bölgeye gelene kadar yanmasına ettiğiniz müsaade. Orada can kaybımız yok diyor bazı yetkililer. Kaplumbağa senin can kaybın değil mi? O toprağın altında o toprağı kabartan solucan sizin canlınız değil mi?
Hiç mi Utanmıyorsunuz?
TOKİ bugün örnek model ev tasarlamış köy evi diye. Hiç mi utanmıyorsunuz? Hiç mi arlanmıyorsunuz? Güney sınırında deli gibi Mazı, Çökertme yanıyor, her yer yanıyor. Gidemiyoruz hiçbir yere, bütün yollar kapalı. Çok mu zor dostumuz dediğiniz İtalya’dan 40 tane uçağı isteyip de denize sokup da oradan 40 uçakla bütün kontrol noktalarında yangınların söndürülmesi, ciğer yanıyor ciğer. Kim yurtsever, kim değil, bugün anlaşılacak. Bu ülke çok mu zengin? Ödeyin o zaman uçakların kiralık paralarını. Gelsin o zaman bu uçaklar, yangınları söndürsünler. Zengin devlet öyle olur. Eğer uçak alacak paran yoksa kirasını ödeyecek paran vardır. İtalya’dan, İspanya’dan istersin Yunanistan’ın verdiği yardım ağrına gidiyorsa senin, gidersin İtalya’dan, İspanya’dan alırsın uçağı, ‘kirası ne kadar kardeşim’ dersin, tamam mı? Verirsin bu ülkenin ciğerini korursun. Bu ülkenin yabanını, kurdunu, kuşunu, arısını korursun. En sonunda insana cinnet geçirtiyorsunuz. Bunca vergiyi biz yıllardır, deprem vergisi verdik yediniz, verdiğimiz her vergiyi başka yere harcadınız.”
